Sosyal Medya

Güncel

Kılıçarslan:Türkiye’deki din bezirgânlarını, hayal haramilerini, çakma mesihleri, yandan çarklı mehdileri yazıyorum, yazmaya da devam edeceğim

Yeni Şafak gazetesi yazarı İsmail Kılıçarslan, kendileri Üveysi olarak tanıtan bir grubun faaliyetlerini köşesine taşıdı.



İsmail Kılıçarslan, din adına bezirganlık yapan gruplarla mücadele etmeyi sürdüreceğini belirttiği yazısında bu kez gündeminde sosyal medyada fenomen haline gelen Üveysiler vardı.

Yazının Tamamı

Yok. Daha doÄŸrusu, insanı ve toplumu tanıyabilmek için uÄŸraÅŸmanın en önemli iÅŸlerden biri olduÄŸunu düşünüyorum ve bunu böylece düşünmek bana iyi geliyor. Bir taraftan da sosyolojinin içinden yazmanın bana saÄŸladığı bir özel avantaj var. Sosyoloji yazdığımda bazı isimler, ne yazdığımı zinhar anlamadıkları için, yazılarımı kesip biçip bir yerlere servis edemiyorlar. Eh, adımın “vatan haini”ne çıkmaması da bir avantaj benim açımdan. Öyle iÅŸte…

Åžimdi baÅŸlıkta sorduÄŸum soruyu biraz deÄŸiÅŸtirip senin tarafına geçeyim sevgili okuyucu. Bana ÅŸunu sor: “BaÅŸka iÅŸin yok mu?” Ben de sana diyeyim ki: “BaÅŸka iÅŸim yok. BaÅŸka herhangi bir iÅŸin bundan daha önemli olabileceÄŸine dair bir inancım da yok. Dolayısıyla Türkiye’deki din bezirgânlarını, hayal haramilerini, çakma mesihleri, yandan çarklı mehdileri yazıyorum, yazmaya da devam edeceÄŸim”.
 
Bugünkü yazımın konusu da organizasyonuyla, vaatleriyle, yöntemleriyle ve geliştirdikleri din diliyle tipik bir modern kült olan Üveysiler.
 
Bu gruba bir süredir internet videolarında falan rastlıyorum. DoÄŸrusu iyi çalışılmış bir organizasyon. Allah, sevgi, huzur gibi kelimelerle Mevlana, Yunus falan anlatılarını yan yana getirip “zikir her ÅŸeyi çözer” cümlesine baÄŸlıyorlar meseleyi. “Modern insanın huzursuzluÄŸunun çaresi zikirdir” önermesini “zikir her ÅŸeydir” yavesine bulandırarak belirsiz bir alan oluÅŸturuyorlar ve “iç huzuru, lütuf” gibi ÅŸeyler vadediyorlar “Ãœveys kardeÅŸleri”ne.
 
BaÅŸlarında dersini fena çalışmamış bir adam var. Ä°smi Muharrem Karabay. Kendisine “öğretmen” diyor. Ä°rÅŸat etme yetkisini “Ãœveysi kanalla” yani herhangi bir silsile-i meratibe baÄŸlanmaksızın elde ettiÄŸini söylüyor. Anahtar kelimesi “lütuf…” Aslında yaptığı temel numara, problemlerle boÄŸuÅŸmakta zorlanan günümüz insanına bir “çakra açıcı olarak” zikri önermek. “Zikir tüm dertleri çözer, üstelik vaktinizi de almaz” diyerek oluÅŸturuyor modern kültünün baÅŸat söylemini. Bu söylemi de “Ãœveys kardeÅŸ” dedikleri baÄŸlıların zikirle nasıl aydınlandıklarını, nasıl da birinci sınıf insanlar haline geldiklerini anlattıkları videolar destekliyor.
 
Hem kendisinin hem de müritlerinin yetersiz dini bilgilerinden anlıyoruz ki Muharrem amca öyle din diyanet, ÅŸeriat fıkıh gibi meselelere takılmıyor. Ä°lgili ilgisiz 40-50 âyet bilmek, Yunus’tan Mevlana’dan dizeler okumak kesiyor amcayı. Onun derdi dükkânı yürütmek.
 
Dükkân nasıl yürüyor peki? Otel toplantılarıyla, kitap satışlarıyla falan… Her modern kült gibi iÅŸin ekonomik modelini iyi planlamışlar. Sistemin yürümesi “kült üyeleri”nin sayılarının çoÄŸalmasına baÄŸlı...
 
Gördüğüm kadarıyla çoÄŸalıyorlar da… Otellerde, saÄŸda solda yaptıkları toplantılara katılım da oldukça iyi, videolarının izlenme rakamları da.
 
Åžu öğretmen Muharrem Karabay için “dersini iyi çalışmış” dedim. Oraya döneyim. Bence modern kültler içinde en tehlikelileri liderlerinin dersini iyi çalışmış olanlarıdır. Ä°nsanları kolayca etkileri altına alabiliyorlar ve boÅŸluklarını sahte bir güven hissiyle doldurmayı kolayca baÅŸarıyorlar.
 
Açık konuÅŸmak lazım… Bu tür din simsarlarının, bu tür hayal avcılarının, bu tür modern kültlerin oluÅŸturduÄŸu tahribatın tek bir suçlusu vardır, o da Türkiye Cumhuriyeti Devleti’dir. Osmanlı Devleti’nin 1866 yılında kurduÄŸu meclis-i meÅŸayih benzeri bir yapıyı hayata geçirmemenin vebali devletimizin boynunadır zira. Gerçek ÅŸeyhi çakma mehdiden, hakiki Allah dostunu gerzek dolandırıcılardan devletin gücünü kullanarak ayırmanın bir yolu bulunmazsa Fetullah, Adnan, Ä°skender, Muharrem, Nurullah derken din elden gidecek. Daha doÄŸrusu, din elbette elden gitmez ama bu herifleri bir cacık zanneden insanların dinleri, psikolojileri, paraları, her ÅŸeyleri elden gitmiÅŸ olacak.
 
“Meclis-i meÅŸayih” deyince bunu bir irtica meselesi olarak anlamaya yatkın yurdum Kemalist’ine de sesleneyim bari: Meclis-i meÅŸayih dediÄŸin kurum kimin ÅŸeyhlik yapıp kimin yapamayacağını, hangi tekkede neler olduÄŸunu denetleyen bir kurumdur. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin dini, tasavvufu, tarikatları “illegal” hale getirmesinin, tekke ve dergâhları kapatmasının oluÅŸturduÄŸu tahribatın sonucudur bu günlerde yaÅŸadıklarımız. Bu üçkâğıtçıların din adına bu denli kolayca madrabazlık yapabilmeleri bu yüzdendir.
 
Çağrım her zamanki gibi nettir: Tekke ve dergâhlar yasal olarak açılmalı, devlet bu işleri ehillerince yasal bir zemine kavuşturmalıdır. Aksi halde ben bu yazılardan daha çok yazmak zorunda kalırım. Bari bana acıyın. Yazıyı yazabilmek için 8 saat Üveysilik videolarına maruz kalmanın yıpratıcılığını bir hayal edin. Vallaha yazık bana.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.